14 Nisan 2009 Salı

Hürriyet - Kelebek / Mevlüt Tezel

Kültür Başkenti Olmamıza Kaldı 9 ay!

İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olmasına sadece dokuz ay kaldı. Devlet 800 milyon TL civarında muazzam bir ödenek ayırdı.

Üstelik bu ödenek daha da artacak ama ortada ne bitmiş bir proje var ne de bu projelere onay verecek bir yönetim kurulu. 
2010 ajansı yönetim kurulu istifa etti, her şey belirsiz. 
Belirli olan tek bir şey var o da afiş tasarımcısı Emrah Yücel’in “İstanbul on My Mind” filmi... Bu film de onay bekliyor.  
Son dönemde her yerde Yücel’in haberleri çıkıyor, Stevie Wonder’ın radyo şovunda birlikte çekilmiş fotoğraflar falan... 
Bu haberlerin tek bir ortak mesajı var: “Bakın Hollywood’da tanımadığım adam yok. Fazla nazlanmayın, verin şu 9 milyon doları da çekeyim filmi. Acayip reklamımız olacak...”
Verelim vermesine de, projesi fazlasıyla kafa karıştırıcı. 
Yücel blog’unda ve çıkan açıklamalarında devletten alacağı 9 milyon doların üstüne bir de yurtdışında 9 milyon dolar finansman desteği sağlayacağını söylüyor ama ortada senaryo yok. 
Bir de filmi çekecek yönetmenler listesi sunmuş. Heyecanlandırıcı ama inandırıcı değil.

Hani transfer döneminde “Eto, Fenerbahçe’ye geliyor” haberleri çıkar ya o hesap. Listede kimler yok ki? Lars von Trier, David Lynch, Spike Lee, Pedro Almadovar, Alejandro Gonzales Inarritu...
Yücel’in bu listeyle ilgili tek söylediği: “Bazılarıyla konuştum ama henüz netleşmeyenler var.” 
Yücel ayrıca “I Love Paris gibi bir film olacak” diyor. O filmi çekenlerin çoğu Paris’e aşık oldukları için kamera arkasına geçmişlerdi. Yücel’in verdiği listedeki isimler, İstanbul’u nasıl anlatacaklar doğrusu merak ediyorum. Kaçı İstanbul’a geldi? Gönül bağı oluşturacak kadar burada kalmışlar mı acaba? Şimdi bu efsane isimlere, mesela Siyah Amerika’nın sözcüsü Spike Lee’ye, bir filme 3-4 senede hazırlanıp sonra vazgeçen büyük arıza David Lynch’e “Al kardeş sana şu kadar para bana bir kısa film çek” diyemezsiniz. 
Bir de Yücel, devletten alınan 9 milyon doların gişe hasılatıyla geri ödeneceğinden bahsediyor. Bu tür sanatsal ağırlıklı filmlerin izleyici sayısı bellidir. Türkiye’de mesela 150 bindir. 

Hepsini geçtim. “I Love Paris” konseptli kısa filmlerin etkisi de tartışmalı. İzlediğinizde “Ben bu şehri görmeliyim” dedirten yapıtlarda şehirler her zaman etkileyici bir ana öykünün fonu olmuştur. Gregory Peck ve Audrey Hepburn’ün “Roma Tatili” mesela... Filmdeki aşka özenirsiniz, sevgilinizle oraya kaçıp gitmek istersiniz. Ya da “Buena Vista Social Club” filmi. İhtiyar delikanlıların müzik aşkını anlatır ama fonda öyle bir Küba portresi vardır ki, zaman durur, huzuru orada bulmak istersiniz.

Görüyorsunuz ya ortada konuştuğumuz tek bir proje var o da çok tartışmalı. Kaldı dokuz ay... Bakalım 800 milyon TL nerelere gidecek.

13 Nisan 2009 Pazartesi

Sabah / Olkan Özyurt

Istanbul Emin Ellere Teslim

2010 projelerinden Istanbul On My Mind filmi için aralarında Pedro Almodovar, Wim Wenders, David Lynch ve Inarritu'nun bulunduğu 19 sıkı sinemacı İstanbul'a davet edilecek..

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri arasında yer alan, Emrah Yücel'in koordine ettiği, Istanbul On My Mind filmi ile ilgili detaylar belli olmaya başladı. İstanbul üzerine uluslararası alanda başarılı yönetmenlerin çekeceği kısa filmlerden oluşması planlanan filmde çalışılacak yönetmenler ve filmin bütçesi belirlendi. Yücel'in http://2010istanbulfilmi.blogs pot.com/ sitesinde yaptığı açıklamaya göre İstanbul filminde çalışması düşünülen yönetmenler şöyle: Wim Wenders, Werner Herzog, Guillermo Arriaga, Alejandro Gonzales Inarritu, Lars von Trier, Lukas Moodysson, Samira Makhmalbaf, Timur Bekmambetov, Jonathan Glazer, Mike Leigh, Alan Parker, David Lynch, Spike Lee, Kimberly Peirce, Stuart Townsend, Pedro Almodovar, Takeshi Kitano, Tsai Ming Liang ve Wong Kar Wai. Yücel listede bulunan yönetmenlerin bir kısmı ile görüşüldüğünü ve onay alındığını, bir kısmının da ajanslarıyla ön görüşmeler yapıldığını ve bekleme sürecinde olduğunu belirtiyor. Bazı yönetmenlerle ise şimdilik iletişime geçilmemiş.

BÜTÇESİ 18 MİLYON $ 
18 milyon dolarlık bütçesi bulunan filmde yönetmenlerin çekecekleri kısa filmlere İstanbul'un belirli semtleri de önerilecek. Bu semtler Haliç'ten Beyoğlu'na Kadıköy'den Beyazıt'a ve Nişantaşı'ndan Levent'e farklılık gösteriyor. Filmin, temel olarak daha önce dünyanın önemli kentlerini gündeme getiren New York Stories, Paris I Love You, Night On Earth ve Tokyo! gibi yapımlar ayarında olması hedefleniyor. Bunun için de bu filmlerin yapım koşulları dikkate alınararak Istanbul On My Mind çekilecek. Yücel filmle ilgili açıklamasında "Bu projenin bir benzeri olan Paris, Je Taime filminin prodüksyon bütçesi 14 milyon dolar. Aynı şekilde geçtiğimiz yıl çekilen ve önümüzdeki aylarda vizyona girecek olan New York I Love You filminin bütçesi 17 milyon dolar. Bütün bunların ışığında Istanbul On My Mind projemizin bütçesi ise 18 milyon dolar. Bu bütçe İstanbul'un New York ve Paris'e kıyasla uzaklığı ve kalan sürenin kısalığı göz önüne alınarak değerlendirilmelidir. Bu tip projeler iki yıl gibi bir sürede üretilirken biz bu projeyi nerede ise bir yıl içerisinde tamamlamak zorundayız," diyor.

BİR İLK OLACAK 
İstanbul 2010 AKB Ajansı'nın projeye 9 milyon dolar vererek yatırımcı olacağını belirten Yücel, bütçenin diğer yarısını da Amerika'dan dağıtımcılar, yatırımcılar ve bankalar aracılığıyla ile tamamlanacağını ifade ediyor. Yücel açıklamasında "Projenin tek finans kaynağı İstanbul 2010 Ajansı değil. Bu bir ortak girişim. Bu yatırım bize bir defada değil projenin oluşum süreci içerisinde aşamalı olarak aktarılacaktır. Şu aşamada yapılmış herhangi bir ödeme yoktur," ibaresini de ekliyor. Yücel filmin bir ilk olacağının altını çiziyor: "Bu film bu anlamda bir ilke imza atacak. Uluslararası piyasada dolaşan, insanların izleyeceği, dünya yönetmenlerinin dilinden İstanbul'umuzun anlatıldığı bir film olacak."

12 Nisan 2009 Pazar

Hürriyet - Kelebek / Onur Baştürk

İstanbul Filmi için Neyi Bekliyoruz

İki ay önce yazmıştım. Tıpkı meşhur “Je Taime Paris” filmi gibi, ıstanbul 2010 kültür başkenti projeleri kapsamında farklı ülkelerden yönetmenlerin ıstanbul temalı kısa filmlerinden oluşacak uzun metrajı...

O zaman çok fazla ayrıntı belli değildi.

Sadece Pedro Almodovar'la görüşüldüğünü öğrenmiştim.

Şimdi daha detaylı bilgiye sahip olabileceğiz. Çünkü proje koordinatörü Emrah Yücel bir blog açmış. Hem konuyla ilgili yanlış anlamaları önlemek hem de proje hakkında kamuoyu oluşturmak için: http://2010istanbulfilmi.blogspot.com

Projenin adı değişmiş, ıstanbul On My Mind (Aklımdaki ıstanbul) olmuş.

Bütçesi 18 milyon dolarmış. ıstanbul 2010 ajansının projeye 9 milyon dolarla yatırımcı olması bekleniyor. Ama henüz bu onaylanmış değil.
Bütçenin geri kalanı ise Amerika'dan dağıtımcı, yatırımcı ve bankalar aracılığıyla tamamlanacakmış. Gişe hasılatından elde edilen ilk 9 milyon dolar da 2010 ajansına geri verilecekmiş.

Ve gelelim en çok merak edilen şeye... Kısaları hangi yönetmenler çekecek?

Yücel bu konuda temkinli. ışi magazinleştirmek istemiyor.

O yüzden diyor ki ısrarla, “Bazı yönetmenlerle ön görüşmeler yapıldı, bazılarıyla ise hiç görüşülmedi, ama isimler belirlendi”...

Peki kimler onlar? Almanya'dan Wim Wenders, Danimarka'dan Lars Von Trier, Amerika'dan David Lynch ya da Spike Lee, İngiltere'den Mike Leigh ya da Alan Parker (“Geceyarısı Ekspresi”nin yönetmeni, manidar bir seçim), Çin'den Wong Kar Wai, Japonya'dan Takeshi Kitano, ıspanya'dan yine Almodovar.

İddialı liste böyle uzayıp gidiyor. Doğrusu insan heyecanlanıyor.

“Bir an önce çekse yönetmenler kısa ıstanbul filmlerini” oluyorsunuz.

Ama nerede? Bizde işler yavaş ilerliyor. Çünkü 2010 ajansı yürütme kurulu geçenlerde istifa etti. şimdi her şey belirsiz, başsız.

Dünyada ise işler hızlı ilerliyor.

Mesela hiç de ihtiyacı olmadığı halde benzer bir proje New York için hazırlandı, yakında gösterime giriyor (New York I Love You).
Berlin'in, Rio'nun, Kudüs'ün ve şangay'ın filmleri de yolda. Neden?

Kentler hakkında yapılmış bu tarz film projeleri en etkili reklam da ondan.

Yücel'in blogunda bu durumun altı çizilmiş zaten. Kentlerin marka değerini artırmak için en etkili mecra, yüzde 18'lik payla sinema ve dizilermiş. Filmlerde/dizilerde gördüğümüz yerlere gitmek istemiyor muyuz? O hesap işte. Peki biz bu şahane proje için daha ne duruyoruz?

Niye bu kadar yavaş ilerliyor her şey? 

Neden kıskançlık damarları çatlıyor birilerinin hemen? Anlaşılır gibi değil.

“İstanbul On My Mind”ın bir an önce hayata geçmesi dileğiyle...

Blog Yorumu / Gülin Üstün

İstanbul üzerine halihazırda (gayet de güzel) birer film çekmiş olan Fatih Akın ve Ümit Ünal da dahil edilemez mi projeye? 

Yönetmen olarak katılmasalar bile en azından proje yöneticisi olarak çok katkıları olmaz mı?

Sonuç olarak semtler üzerinden bir proje düşünülüyorsa bu semtlerin ruhunu yansıtacak yönetmenler gerekli; bunun için de o semtleri bilmek, tanımak, ruhunu görmek.

Nişantaşı hakkında herhangi bir bilgisi, yaşanmışlığı, anısı olmayan bir Fransız yönetmenden ne kadar başarılı bir iş beklenebilir ki? 

10 Nisan 2009 Cuma

www.b2dergi.com / Internet Uzerinden Yayin Yapan Sinema Dergisi

Cüşşş...

filmleri için, bin liralık en basit ışık setini bile edinemeyen ülkenin genç sinemacılarına duyurulur!

istanbul 2010 avrupa kültür başkenti olması kapsamında devlet, birçok sinema yapımına ve ilgili faaliyetlere kaynak aktarmaktadır. 

çeşitli format ve ölçeklerde olan bu yapımlara ayrılan ve uygun görülen bütçeler şaşırtıcı derecede yüksek ve dengesizdir. örneğin, "living" isimli yapım için mehmet çelebi'ye 23.700.000 tl, "istanbul filmi" isimli yapım için emrah yücel'e 15.000.000 tl. verilmesine karar verilmiştir.



bu projelerle -ve diğer birçok projeyle- ilgili olarak, film yönetmenleri derneği yönetim kurulu başkanı mustafa altıoklar'ın, dernek sitesinde yayınlanan açıklamasından bir alıntı yapmak istiyoruz;

"türkiye sineması'na hiçbir katkısı olmamış, hiçbir sinema filminin yapım, yönetim ya da senaryo üretimi aşamasında yer almamış afişçi emrah yücel ve halkla ilişkiler şirketi sahibi mehmet çelebi'nin henüz senaryoları, bırakın senaryoyu, sinopsisleri dahi olmayan projelerine danışma kurulu ve artistik komiteye danışılmadan "yukarıdan" gelen emirle toplam 40.000.000 tl destek verilmesini başkanınız olarak sizler adına -belki de yetkilerimi aşarak- asla kabul etmeyeceğimizi bildirdim. 

bazı danışma kurulu üyelerinin -ki isimlerini açıklamak yakışık almaz, ancak şu bilinmelidir ki emrah yücel'in amerika'da kendi kendine kurduğu türk film konseyi üyesidirler- afişçiyle, halkla ilişkilercinin amerika'da iyi lobi yapabileceklerini (ne demekse?) belirtmeleri üzerine itirazım kurulda maalesef yeteri kadar destek bulamadı."

fikrimizce bu, hiçbir açıklamanın haklı çıkaramayacağı kadar utanılacak bir durumdur. proje kapsamında destek almayı hak ettiklerine dair hiçbir öngüven vermeyen, hatta şüphe uyandıracak durumda olan bu kişilere, aslında bu destekleri hak eden kişilerin vergilerini dağıtmak asla kabul edilemeyecek bir uygulamadır. belirtilen rakamların çok küçük dilimleri içerisinde kalarak ortaya çok iyi çalışmalar çıkaracak genç sinemacılarımızın varolduğu aşikardır.



geleceğin sanatçılarına yeterince olanak sağlanmadığı yönündeki iddialara son noktayı koyacak bu uygulamalardan vazgeçilmesi durumunda, iddiaların tam tersi fikre odaklanması mümkündür ki eğer bu isteniyorsa, bu iki proje için ayrılan 38.900.000 liralık destek derhal geri çekilmeli ve değer görülen en az 500 farklı projeye dağıtılmalıdır.